Her serüven güçlükler ve zorluklarla dolu bir yolcuğa ev sahipliği yapar. Yaprak sarma hikayesi ve bu hikayenin tüm serüveni de türlü zorluklar, engebeli yolar ve kültürel birlikteliğe ev sahipliği yapan uyumlu buluşmalardan oluşur. Günümüzde dokunmadığı uygarlık, girmediği mutfak, yer almadığı sofra bulunmayan etli yaprak sarmanın kökleri Orta Asya Türk topluluklarına kadar uzanır.

Yaprak sarma hikayesi ve ihtişamlı serüveniyle diğer tüm lezzetlerden özel olarak ayrılır. Modern yüzyılda Yunan, Gürcü, Fars, Arap, Bulgar ve Makedon sofralarında çok sık yer alan ve bu toplumlarda önemli ölçüde kendine özgü bir konum elde etmiş olan yaprak sarmanın tarihsel yolcuğuna modern dünyadan bakmak gerekirse; belirtilen tüm kültelerde yaprak sarmanın isminin “dolma” veya “sarma” kelimelerinin türevinden oluştuğu görülecektir.

Etli Yaprak Sarmanın Hikayesi

Dolma ve sarma sözcükleri tamamen Türkçe kökenli olmasının yanı sıra belirtilmiş olduğu gibi günümüzde evrensel bir lezzet haline dönüşen yaprak sarma hikayesi hakkında önemli ipuçları sunar. Etimolojik benzerlikler bu eşsiz lezzetin Orta Asya Türk topluluklarında da aktif olarak tercih edilen bir kültürel yemek olduğunu kanıtlar niteliktedir. O halde yaprak sarmanın köklerini Anadolu ile henüz kucaklaşmamış Türk topluluklarına aramak doğru bir fikirdir.

Özellikle Osmanlı Saray Mutfağının vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alan yaprak sarması tarihçesi ve serüvenine doğru bir bakış gerçekleştirmek için neden asma yapraklarının tercih edildiğinin anlaşılması gerekir. Asma yaprakları en uzun süre muhafaza edilebilen ve dolma yapımından benzersiz bir uyum sağlayan bitki yapraklarıdır. Bu eşsiz uyumun yanı sıra günümüzde sarma yapımında asma dışında pek çok bitki yaprağının kullanıldığı da belirtilmelidir.

Anadolu’dan Akdeniz’e! Akdeniz’den Tüm Dünyaya

Yaprak sarması tarihçesi içerisinde bu lezzetin evrensel bir mutfak kültürü ürünü haline dönüşmesinde sağlayan Türklerin Akdeniz’le buluşmasının rolü büyüktür. Türklerin Anadolu’ya yolculuğunun son durağı olan Akdeniz, sadece yeni bir yaşam alanı açmaz ve aynı zamanda Türk lezzetlerinin tüm dünya ile tanışmasına da aracılık eder. Dolayısıyla günümüzde pek çok kültür tarafından sahiplenilen etli yaprak sarmanın kökleri kadim ve uzak bir geçmişe dayanmaktadır.